22 Haziran 2015 Pazartesi

Namaz sonrası tesbihat (tesbih) nasıl yapılır?

Namazı bitirdikten sonraki tesbihat şöyle yapılır ;

"Allahumme entesselamu ve minkesselam, tebarekte ya zel celali vel ikram." denilir.

"Alâ Rasulina salavat" Anlamı:

"Peygamberimiz üzerine salavat" (getirin) anlamında söylenir.

"Subhanallahi vel hamdu lillahi ve la ilahe illellahu vallahu ekber. Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim." Anlamı:

"Allahı bütün noksan sıfatlardan tanzih eder, kemal sıfatlarla muttasıf olduğunu kabul ederim. Bütün hamd ve şükürler Allah'adır. Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. İhtiyaçları gideren ve zararları yok eden yalnız yüce ve güçlü olan Allah'tır."

Ayet el Kursi okunur.

Allahu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm. Lâ te'huzuhû sinetun ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil erd. Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznihi. ya'lemu mâ beyne eydîhim vemâ halfehum velâ yuhîtûne bişey'in min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kursiyyuhussemâvâti vel erd. Velâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm.

Anlamı: "Allah, O'ndan başka ilah yoktur; O, hayydir, kayyumdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi o'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür."

"Ve huvel aliyyul aziymizul celali subhanellah." 33 defa Subhanalah:
Allah noksanlardan uzaktır, kemal sıfatlarla muttasıf (sıfatlanmış) tır.

"Subhanel bagiy daime nil hamdulillah." 33 defa Elhamdulillah: Hamd (şükür) Allah'adır

"Rabbil alemiyne teala şanuhu allahu ekber." 33 defa Allahu ekber: Allah en büyüktür.

"Lâ ilâhe illâllahu vahdehû lâ şerike leh. Lehu`l-mulku ve lehu`l-hamdu ve huve alâ kulli şey`in kadîr"

"Allah Teala'dan başka ilah yoktur, tek ilah sadece odur, ortağı da yoktur. Bütün mülk ona aittir. Bütün hamdü senalar onadır. Her şeye kadirdir."
"Allahummehşurna fi zumretis salihin" Anlamı: Bizi mahşerde salihler topluluğu ile yargıla.
Burada dua edilir.
"El Fatiha" denilir ve Fatiha suresi okunur. Böylece tesbihat sonra erer.

5 Mart 2015 Perşembe

Lekad Sadakallahü - Fetih Suresi(Son Üç Ayet)

لَقَدْ صَدَقَ اللهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ ۖ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِنْ شَاءَ اللهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُءُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ ۖ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ فَتْحًا قَرِيبًا
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ ۚ وَكَفَىٰ بِاللهِ شَهِيدًا
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ ۚ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ ۖ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللهِ وَرِضْوَانًا ۖ سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِمْ مِنْ أَثَرِ السُّجُودِ ۚ ذَٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ ۚ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنْجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَىٰ عَلَىٰ سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ ۗ وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا

Lekad sadakallâhu resûlehur ru'yâ bil hakk, le tedhulunnel mescidel harâme inşâallâhu âminîne muhallikîne ruûsekum ve mukassırîne lâ tehâfûn, fe alime mâ lem ta'lemû fe ceale min dûni zâlike fethan karîbâ.
Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirehu aled dîni kullih, ve kefâ billâhi şehîdâ.
Muhammedun resûlullâh, vellezîne meahû eşiddâu alel kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd, zâlike meseluhum fît tevrât, ve meseluhum fîl incîl, ke zer'in ahrece şat'ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu'cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffâr, vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfireten ve ecren azîmâ.

And olsun ki Allah, Peygamberinin rüyasının gerçek olduğunu tasdik eder. Ey inananlar! Siz, Allah dilerse, güven içinde, başlarınızı tıraş etmiş veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescidi Haram'a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bilir. Size, bundan başka, yakın zamanda bir zafer verecektir.
Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini, doğruluk rehberi Kuran ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter.
Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve hoşnudluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vadetmiştir.

48.Fetih, 27-29

Öğle Namazının tesbihatından sonra (en son Fatiha'dan önce) okunur.

Müstakil olarak Fetih Sûresi'ni okumanın faziletini bildiren hadisler mevcuttur.

Hz. Ömer’in (r.a.) rivâyet ettiği bir hadiste meâlen Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

“Bana bu gece öyle bir sûre nâzil oldu ki, o sûre bana, üzerine güneşin doğduğu bütün varlıklardan daha hayırlıdır” buyurdu ve bundan sonra ‘İnnâ fetahnâ leke...’yi okudu.” (Buharî, Tefsir, 48/1)

Bâzı kitaplarda rivâyet edilen bir hadiste ise Peygamberimiz Fetih Sûresinin sonundaki âyeti kasdederek, “Bunları okuyun ve Allah’tan hayır ve bereketini isteyiniz” buyurmuştur.

Öğle Namazı Tesbihatı__Arapça__

 ÖĞLE NAMAZI TESBİHATI

            Farzı kılıp selam verdikten sonra  5 defa;
اَسْتَغْفِرُالله
sonrasında

  اَللّٰهُمَّ اَنْتَ السَّلاَمُ وَ مِنْكَ السَّلاَمُ تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَلاَلِ وَ اْلاِكْرَامِ ٭ عَلىَ رَسُولِناَ مُحَمَّدٍ صَلَواَتٌ

Dedikten sonra elleri yukarı kaldırıp aşağıdaki Selaten Tuncina duası okunur.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلىَ ٰالِ سَيِّدِنَامُحَمَّدٍ٭ صَلاَةً تُنْجِينَا بِهَامِنْ جَمِيعِ ﭐْلاَهْوَالِ وَﭐْلاٰفَاتِ٭وَتَقْضِى لَنَا بِهَاجَمِيعَ الْحَجَاتِ٭ وَتُطَهِّرُنَا بِهَامِنْ جَمِيعِﭐلسَّيِّئَاتِ٭ وَتَرْفَعُنَا بِهَا عِنْدَكَ اَعْلىَﭐلدَّرَجَاتِ٭وَتُبَلِّغُنَا بِهَآاَقْصىَﭐلْغَايَاتِ٭ مِنْ جَمِيعِﭐلْخَيْرَاتِ ﰱِ ﭐلْحَيَاةِ وَبَعْدَ الْمَمَاتِ٭ بِرَحْمَتِكَ يَآاَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ٭بِحُرْمَةِ حَبِيبِكَ يَآاَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ٭ بِحُرْمَةِ جَمِيعِ اْلاَنْبِيَآءِ وَاْلاَوْلِيَآءِ ﭘِيرِ ﭘِيراَنِ ﭘِيرِ اَعْظَمِ يَآاَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ٭ ٰامِينَ٭ وَسَلاَمٌ عَليَ الْمُرْسَلِينَ٭ وَالْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ٭
       
Namaz tamanlandıktan sonra

سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ ِللهِ وَلآَاِلٰهَ اِلاََّ الله ُ وَالله ُ اَكْبَرُ ٭ وَلاَحَوْلَ وَلاَقُوَّةَ اِلاَّبِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ

بِسْـــــمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيـمِ

اَلله ُلآَ اِلَهَ اِلاَّ هُوَ الْحَيُّ اْلقَيُّومُ ٭ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ ٭ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي اْلأَرْضِ ٭ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلاَّ بِإِذْنِهِ ٭ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ ٭ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِهِ اِلاَّ بِمَا شَآءَ٭ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضَ ٭ وَلاَ يَؤُدُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ ٭

33 defa
سُُبْحَانَ اللّٰهِ
33 defa
 اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ
33 defa
 اَللّٰهُ اَكْبَرُ
٭  ٭  ٭  ٭  ٭
لآَاِلٰهَ اِلاَّاللّٰهُ وَحْدَهُ لاَشَرِ يكَ لَهُ ٭ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ ٭ وَهُوَالْحَيُّ الَّذِي لاَيَمُوتُ بِيَدِهِﭐلْخَيْرُ ٭ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍقَدِيرٌ ٭ وَاِلَيْهِ الْمَصِيرُ ٭

Duadan sonra; 1 defa
فَاعْلَمْ اَنَّهُ
ve 33 defa
لآَاِلٰهَ اِلاَّالله
dedikten sonra sonuna

  مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ
بِسْـــــمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيـمِ

  اِنَّ اللّٰهَ وَ مَلَٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِىِّ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَ سَلِّمُوا تَسْل۪يمًا ٭ لَبَّيْكَ
 ٭  ٭  ٭  ٭  ٭
  اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَٓى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ كُلِّ دَٓاءٍ وَدَوَٓاءٍ وَبَارِكْ وَسَلِّمْ عَلَيْهِ وَعَلَيْهِمْ تَسْلِيمًا كَثِيرًا

  اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَٓى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ كُلِّ دَٓاءٍ وَدَوَٓاءٍ وَبَارِكْ وَسَلِّمْ عَلَيْهِ وَعَلَيْهِمْ تَسْلِيمًا كَثِيرًا

  اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَٓى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ كُلِّ دَٓاءٍ وَدَوَٓاءٍ وَبَارِكْ وَسَلِّمْ عَلَيْهِ وَعَلَيْهِمْ تَسْلِيمًا كَثِيرًا كَثِيرًا

٭  ٭  ٭  ٭  ٭
  صَلِّ وَ سَلِّمْ يَا رَبِّ عَلٰى حَب۪يبِكَ مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى جَم۪يعِ اْلاَنْبِيَٓاءِ وَ الْمُرْسَل۪ينَ وَ عَلَٓى اٰلِ كُلٍّ وَ صَحْبِ كُلٍّ اَجْمَع۪ينَ اٰم۪ينَ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

٭  ٭  ٭  ٭  ٭
  اَلْفُ اَلْفِ صَلاَةٍ وَ اَلْفُ اَلْفِ سَلاَمٍ عَلَيْكَ يَا رَسُولَ اللّٰهِ
  اَلْفُ اَلْفِ صَلاَةٍ وَ اَلْفُ اَلْفِ سَلاَمٍ عَلَيْكَ يَا حَب۪يبَ اللّٰهِ
  اَلْفُ اَلْفِ صَلاَةٍ وَ اَلْفُ اَلْفِ سَلاَمٍ عَلَيْكَ يَٓا اَم۪ينَ وَحْىِ اللّٰهِ
 ٭  ٭  ٭  ٭  ٭
  اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ وَ بَارِكْ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَٓى اٰلِه۪ وَ اَصْحَابِه۪ بِعَدَدِ اَوْرَاقِ اْلاَشْجَارِ وَ اَمْوَاجِ الْبِحَارِ وَ قَطَرَاتِ اْلاَمْطَارِ وَ اغْفِرْلَنَا وَ ارْحَمْنَا وَ الْطُفْ بِنَا وَ بِاُسْتَادِنَا سَع۪يدِ النُّورْس۪ى رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ وَ وَالِدَيْنَا وَ بِطَلَبَةِ رَسَٓائِلِ النُّورِ الصَّدِق۪ينَ يَٓا اِلٰهَنَا بِكُلِّ صَلاَةٍ مِنْهَٓا اَشْهَدُ اَنْ لآَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ
بِسْـــــمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيـمِ

(Soldan sağa satır satır okuyunuz)
يَاحَبِيبُ يَااَلله
يَامُجِيبُ يَااَلله ُ
يَاقَرِيبُ يَااَلله ُ
يَاجَمِيلُ يَااَلله ُ
يَالَطِيفُ يَااَلله
يَامَعْروُفُ يَااَلله ُ
يَاعَطُوفُ يَااَلله ُ
يَارَؤُفُ يَااَلله ُ
يَادَيَّانُ يَااَلله
يَامَنَّانُ يَااَلله ُ
يَاحَنَّانُُ يَااَلله ُ
يَاعَظِيمُ يَااَلله ُ
يَاسُلطَانُ يَااَلله ُ
يَابُرْهَانُ يَااَلله
يَاَاَمَانُ يَااَلله ُ
يَاسُبْحَانُ يَااَلله ُ
يَارَحْمٰنُ يَااَلله ُ
يَامُتَعَالُ يَااَلله ُ
يَامُحْسِنُ يَااَلله ُ
يَامُسْتَعَانُ يَااَلله ُ
يَافَرْدُ يَااَلله ُ
يَامَجِيدُ يَااَلله ُ
يَاكَرِيمُ يَااَلله ُ
يَارَحِيمُ  يَااَلله ُ
يَامَحْمُودُ يَااَلله ُ
يَاصَمَدُ  يَااَلله ُ
يَاَاَحَدُ يَااَلله ُ
يَاوِتْرُ يَااَلله ُ
يَاشَاﰱِ يَااَلله ُ
يَاغَنِىُّ يَااَلله ُ
يَاعَلِىُّ يَااَلله ُ
يَاصَادِقَﭐلْوَعْدِيَااَلله ُ
يَاهَادِى يَااَلله
يَابَاقىِ يَااَلله ُ
يَامُعَاﰱِ يَااَلله ُ
يَاكَاﰱِ يَااَلله ُ
يَاجَبَّارُ يَااَلله ُ
يَاقَهَّارُ يَااَلله ُ
يَاسَاتِرُ يَااَلله ُ
يَاقَادِرُ يَااَلله ُ
يَافَتَّاحُ يَااَلله ُ
يَاغَفَّارُ يَااَلله ُ
يَاجَبَّارُ يَااَلله ُ
يَاقَهَّارُ يَااَلله ُ


جَلَّ جَلاَلُهُ وَعَمَّ  نَوَالُهُ وَلاَ اِلٰهَ غَيْرُهُ

يَارَبَّ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ يَاذَالْجَلاَلِ وَاْلاِكْرَامِ ٭ نَسْئَلُكَ بِحَقِّ هٰذِهِ اْلاَسْمَآءِ كُلِّهَآ اَنْ تُصَلِّىَ عَلىٰ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلىٰ ٰالِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ ٭ وَارْحَمْ مُحَمَّداً كَمَا صَلَّيْتَ وَسَلَّمْتَ وَبَارَكْتَ وَرَحِمْتَ وَتَرَحَّمْتَ عَلىٰ سَيِّدِنَا اِبرَاهِيمَ وَعَلىٰ ٰالِ سَيِّدِنَا اِبرَاهِيمَ ﰱِ ﭐلْعَالَمِينَ ٭ ربَّناَ اِنَّكَ حَمِيدٌ مجَِيدٌ ٭ بِرَحْمَتِكَ يَآاَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ ٭  ٰامِينَ ٭ وَسَلاَمٌ عَليَ الْمُرْسَلِينَ ٭  وَالْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ٭

Okunacak aşr-ı şerif

اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيـمِ
بِسْـــــمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيـمِ

لَقَدْ صَدَقَ اللهُ  رَسُولَهُ الرُّءْيَا بِالْحَقِّ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ اِنْ شَآءَ اللهُ ا ٰمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُؤُسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لاَ تَخَافُونَ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذٰلِكَ فَتْحاً قَرِيباً ٭ هُوَ الَّذِي اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفَى بِاللهِ شَهِيداً ٭ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّآءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَآءُ بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعاً سُجَّداً يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِنَ اللهِ وَرِضْوَاناً سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْريٰةِ وَمَثَلُهُمْ فِي اْلاِنجِْيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْئَهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلٰى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ ٭  وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ ا ٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْراً عَظِيماً ٭


Öğle Namazı Tesbihatı__Türkçe__


Öğle Namazı Tesbihatı

1-Ezan ve kâmetin arkasından bu dua okunur:

Allahümme rabbe hazihi'd-davet'it-tâmmeh, ve's-salâti'l-kaimeh, âti seyyidina Muhammeden'il-vesilete ve'l-fazilete ve'derecate'r-rafiate'l âliyeh, ilahî veb'ashu makâmen mahmuden'illez'i vaadteh. İnneke lâ tuhlifu'l-mîâd.

2-Öğlen Namazının dört rek'atlik farzından sonra "SELAM DUASI" okunur:

Estağfirullâh, estağfirullâh, estağfirullâh el-azîym el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hû, el-hayy'el kayyûm, ve etübü ileyh. Allâhumme ente's-selâmü ve minke's-selâm, tebârekte yâ zelcelâli ve'l-ikrâm

3-Arkasından "Salâten Tüncinâ" ya da "Salât-ı Münciye" olarak bilinen duâ okunur:

Allâhümme sâlli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Salâten tuncînâ bihâ min cemîil ahvâli ve'l-âfât. Ve takdîlenâ bihâ cemiâ'l-hâcât. Ve tutahhirunâ bihâ min cemî'ıs-seyyiât. Ve terfeunâ bihâ indeke â’led-deracât. Ve tübelliğunâ bihâ aksa'l-gâyât. Min cemî'il-hayrâti fi'l-hâyâti ve ba’de'l-memât. Âmin yâ mücib'ed-deavât, ve'l-hamdü lillâhi rabb'il-âlemin. 

4-İki rek'at sünnet kılındıktan sonra bilinen namaz tesbihatına devam edilir:

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed. Subhânallâhi ve'l-hâmdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhu ekber, ve lâ hâvle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyü'l-azîym

Ayete'l Kürsi okunduktan sonra tesbih çekilir:

33 Subhânallâh,
33 Elhamdulillâh,
33 Âllâhuekber.

5-Tesbihlerden sonra Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerike leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hâmdü yuhyi ve yumit, ve hüve hayyun lâ yemût, biyedihi'l-hayr ve hüve alâ külli şey’in kadir ve ileyhi'l-masîyr denir ve namazın duası yapılır. 

6-Duâdan sonra; Fa'lem ennehu denir ve 33 defa (sabah namâzından sonra 100 defa okunabilir) Lâ ilâhe illâllâh okunur. Sonra Muhammede'r- resûlullâhi sallallâhü teâlâ âleyhi ve sellem denir. 

7-Besmele çekilip; İnnallâhe ve melâiketehû yusallûne alennebiyy; yâ eyyühellezine âmenu, sallû aleyhi ve sellimu teslîmâ âyeti okunup Lebbeyk denir. 

8-Müteakiben;

Allâhümme sâlli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ ali seyyidinâ muhammedin biadedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesirâ,
Allâhümme sâlli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ ali seyyidinâ muhammedin biadedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesirâ,
Allâhümme sâlli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ ali seyyidinâ muhammedin biadedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîran kesîrâ,
Salli ve sellim yâ rabbi alâ hâbibike muhammedin ve alâ cemî'il-enbiyâi ve'l-mürselîn, ve alâ âli küllin ve sâhbi küllin ecmâin, âmîn, velhâmdulillâhi râbbi'l-âlemîn.

denir

9-Müteakiben;

Elfü elfi salâtin ve elfü elfi selâmin âleyke yâ Rasûllallâh
Elfü elfi salâtin ve elfü elfi selâmin âleyke yâ Habîballâh
Elfü elfi sâlâtin ve elfü elfi selâmin âleyke yâ emîne vahyillâh

Allahumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve ashâbihî, biadedi evrâki'l-eşcâr ve emvâci'l-bihâr ve katarâti'l-emtâr. Vâğfirlenâ verhamnâ ve'l-tüfbinâ ve bi üstâdinâ ve vâlideynâ ve bi talebeti rasâili'n-nuru's-sadıkîyne yâ ilahenâ bi külli salâtin minhâ eşhedühen lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne muhammeder-rasûllullâhi sallallâhu teâlâ âleyhi ve sellem denir.

Müteakiben İsmi Âzâm Duası okunur:

Bismillâhirrahmânirrahiym.

Yâ Cemilu Yâ Allâh
Yâ Karîbu Yâ Allâh
Yâ Mücîbu Yâ Allâh
Yâ Habîbu Yâ Allâh
Yâ Raûfu Yâ Allâh
Yâ Atûfu Yâ Allâh
Yâ Ma’rûfu Yâ Allâh
Yâ Latîfü Yâ Allâh

Yâ Azîymü Yâ Allâh
Yâ Hannânü Yâ Allâh
Yâ Mennânü Yâ Allâh
Yâ Deyyânü Yâ Allâh

Yâ Subhânü Yâ Allâh
Yâ Emânü Yâ Allâh
Yâ Bürhânü Yâ Allâh
Yâ Sultânü Yâ Allâh

Yâ Müste'ânü Yâ Allâh
Yâ Muhsinü Yâ Allâh
Yâ Mütealü Yâ Allâh
Yâ Rahmânü Yâ Allâh

Yâ Rahîmü Yâ Allâh
Yâ Kerîmü Yâ Allâh
Yâ Mecîdü Yâ Allâh
Yâ Ferdü Yâ Allâh

Yâ Vitru Yâ Allâh
Yâ Ehadü Yâ Allâh
Yâ Samedü Yâ Allâh
Yâ Mahmûdu Yâ Allâh

Yâ Sadıka'l-vâ’di Yâ Allâh
Yâ Âliyyü Yâ Allâh
Yâ Ganiyyü Yâ Allâh
Yâ Şâfî Yâ Allâh

Yâ Kâfî Yâ Allâh
Yâ Muâfî Yâ Allâh
Yâ Bâkî Yâ Allâh
Yâ Hâdî Yâ Allâh

Yâ Kâdiru Yâ Allâh
Yâ Sâtiru Yâ Allâh
Yâ Kahhâru Yâ Allâh
Yâ Cebbâru Yâ Allâh

Yâ Gaffâru Yâ Allâh
Yâ Fettâhu Yâ Allâh


Eller açılır: Yâ rabbe's-semâvâti ve'l-ard, yâ zelcelâli ve'l-ikrâm. Es’elüke bi hakkı hâzihi'l-esmâi küllihâ en tüsâlliye alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, verham Muhammeden kemâ salleyte ve sellemte ve bârekte ve râhimte ve terahhamte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhime fil alemin. Rabbenâ inneke hamîdun mecid. Birâhmetike yâ erhâme'r-râhimin. Velhamdü lillâhi rabbi'l-âlemin denir.
E'uzü besmele çekilerek "Lekad sadakallahü" aşri okunur.

9 Şubat 2015 Pazartesi

Kıyametin büyük alametleri nelerdir?


Müslimİbni MaceEbu DavudNesai, Tirmizi, İ. Ahmed,Taberani, İbni Cerir ve İbni Hibban’daki hadis-i şerifte, şu on alametin çıkacağı bildirilmiştir:

1- Hazret-i Mehdi gelecek

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kıyamet kopmadan önce, Allahü teâlâ, benim evladımdan birini yaratır ki, ismi benim ismim gibi, babasının ismi, benim babamın ismi gibi olur. Ondan önce dünya zulümle dolu iken, onun zamanında adaletle dolar.) [Tirmizi]

(Mehdi’nin başı hizasında bir bulut olacak, buluttan bir melek, 
“Bu Mehdidir, sözünü dinleyin” diyecektir.) [Ebu Nuaym]

2- Deccal gelecek 

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Deccal çıkar, tanrı olduğunu söyler. Onun tanrılığına inanan kâfir olur.) [İ. E. Şeybe]

3- Hazret-i İsa gökten inecek: 
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Allah’ın Resulü Meryem oğlu İsa’yı öldürdük dedikleri için Yahudileri lanetledik. Onlar İsa’yı öldürmediler, asmadılar da. Öldürülen, kendilerine İsa gibi gösterildi.) [Nisa 157]

Hazret-i İsa göğe kaldırılmıştır. (Nisa 158)

(Elbette o 
[Hazret-i İsa’nın Kıyamete yakın gökten inmesi], Kıyametin yaklaştığını gösteren bilgidir. Sakın bunda şüphe etmeyiniz!)[Zuhruf 61, Beydavi]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(İsa, âdil bir hakem olarak gökten inecek, haçı kıracak, [Hristiyanlığı kaldıracak] domuzu öldürecek, [domuz etini yasaklayacak] İslam’dan başka şeyi yasaklayacaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Ebi Şeybe]

(İsa inince, her yerde sükûn, emniyet meydana gelir. Öyle ki aslanla deve, kurtla kuzu serbestçe dolaşır, çocuklar yılanlarla oynar.) 
[Ebu Davud]

(On alamet çıkmadan kıyamet kopmaz. Biri İsa’nın gökten inmesidir.)
 [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İ. Mace, Nesai, İ.Ahmed, Taberani, İ.Hibban, İ. Cerir]

4- Dabbet-ül-arz çıkacak 

Bu husustaki hadis-i şeriflerden birinin meali şöyledir:
(Dabbet-ül arz, Musa’nın asası ile mümine dokunur, alnınaCennetlik yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, Süleyman’ın mührü ile vurur, Cehennemlik yazılır, yüzü simsiyah olur.) [Tirmizi]

(O söz başlarına geldiği zaman, [Kıyamet alametleri zuhur edince], onlara yerden bir hayvan çıkarırız, bu hayvan, onlara, insanların âyetlerimize kesin iman etmemiş olduklarını söyler.) [Neml 82, Tefsir-i Kurtubi]

5- Yecüc ve Mecüc çıkacak 

Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Yecüc ve Mecüc, set yıkılıp her tepeden akın ederler.) [Enbiya 96]

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Yecüc ve Mecüc, kıyametin ilk alametlerindendir.) [İbni Cerir]

6- Duman çıkacak 

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Gökten bir duman çıkacağı günü gözetle!) [Duhan 10]

Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Dumanın tesiri mümine nezle gibi gelir, kâfire ise çok şiddetlidir.) [Ebu Davud]

7- Güneş batıdan doğacak 

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman eder, ama imanı fayda vermez.) [Buhari, Müslim]

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Rabbinin bazı âyetleri [alametleri] geldiği gün, önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye, o günkü imanı fayda vermez.) [Enam 158]

Âlimler, bu âyetteki alametlerden birinin de güneşin batıdan doğması olarak bildirmişlerdir. Yukarıdaki hadis-i şerif de zaten bunu açıkça bildiriyor.

8- Ateş çıkacak

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hicazdan çıkan ateş, Basra’daki develerin boyunlarını aydınlatır.) [Müslim]

9- Yer batması görülecek

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Doğu, Batı ve Ceziret-ül Arab’da yer batışı görülecek.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace]

10- Kâbe yıkılacak

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir Habeşli Kâbe’yi tahrip edecektir. Onu şu anda siyah elleri ile Kâbe’nin taşlarını bir bir söker halde görüyorum.)
 [Buhari, Müslim]

Efendimiz (sav) Uyarıyor! Ahir Zaman Belki Bu Zaman ?

“Siz öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki sizden biriniz emrolunduğu şeylerin onda birini terk etse helâk olur. Sonra öyle bir zaman gelecek ki sizden kim emrolunduğu şeyin onda birini yapsa kurtulur.” (Tirmizî, Fiten, 79/2267)

*

“Öyle bir zaman gelecek ki o zaman şu üç şeyden daha kıymetli birşey olmayacaktır: Helal para, can u gönülden arkadaşlık yapılacak bir kardeş ve kendisiyle amel edilecek bir sünnet.” (Heysemî, I, 172)

*

“Öyle bir zaman gelecek ki, kişi helâlden mi haramdan mı kazandığına aldırmayacak!” (Buharî, Büyû; 7)

*

Ebu Said el-Hudrî’den rivayet edildiğine göre Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Aranızda öyle bir grup ortaya çıkacaktır ki, namazınızı onların namazları, oruçlarınızı onların oruçları ve diğer amellerinizi de onların amelleri yanında az göreceksiniz. onlar Kur’ân okurlar, fakat okudukları boğazlarından aşağı geçmez. onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar...” (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 36)

*

“Öyle bir zaman gelecek ki okuma meraklı kurrâ çoğalacak; fakîhler ise azalacak ve bu sûretle ilim çekilip alınacak. Daha sonra öyle bir zaman gelecek ki insanların okudukları boğazlarından aşağı geçmeyecek.” (Hakim, Müstedrek, V, 504)

*

“Şiddetli bir şekilde yaklaşan fitne sebebiyle vay insanların hâline. İnsanlar mü’min olarak sabahlar da akşam kâfir oluverirler. İnsanlar dinlerini küçük dünya menfaati karşılığı değiştiriverirler. İşte öyle zamanda dinlerinde sâbit kalabilenler ellerinde kor ateşi tutanlar gibidirler.” (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II, 390; Ayrıca bkz. Müslim, İman 186; Tirmizi, Fiten 30, (2196)

*

“Öyle bir zaman gelecek ki bütün insanlar ribâ ile iş yapacak. Ondan sakınanlar dahi tozuna bulaşmak durumunda kalacaklar.” (Nesâî, Büyû 2; İbnu Mâce, Ticârât 58; İbn Hanbel, Müsned, IV, 494; Beyhakî Sünen, IV, 275)

*

“Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hain sayılacak, hâinlere güvenilecek. İnsanlardan şâhidlik etmeleri istenmediği halde şâhidlik edecekler, yemin etmeleri istenmediği halde yemin edecekler,” (Taberâni, XXIII, 314)

*

“Öyle bir zaman gelecek ki insanlar iyiliği özendirmeyecek, kötülükten de sakındırmayacaklar.” (Heysemî, Mecmauz-zevâid, VII, 280)

*

Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:

“Muhakkak ki insanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit kişi altından sadaka ile (çarşı Pazar) dolaşır da bunu kendisinden sadaka olarak kabul edecek tek kişi bulamaz. O zaman, tek bir erkeğe kırk tane kadının tâbi olduğunu ve kadınların çokluğu ve erkeklerin azlığı sebebiyle ona sığındıklarını görürsün.” (Buhari, Zekât 9; MüsIim, Zekat 59)

*

“Ben sizin dünya hırsıyla birbirinizle kapışmanızdan, birbirinizi katletmenizden ve sizden öncekiler gibi helâk olup gitmenizden korkuyorum.” (Müslim, Fezâil 31)

“…Ben asıl sizin dünyayı elde etmek için birbirinizle kapışıp kavga etmenizden korkuyorum.” (Buhârî, Cenâiz 71, Menâkıb 25, Megâzî 27, Rikâk 7, 53; Müslim, Fezâil 30)

*

Hz. Sevban radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:

“–Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.”

Orada bulunanlardan biri:

“–O gün sayıca azlığımızdan mı bu durum başımıza gelecek?” diye sordu.

“–Hayır, bilakis o gün siz çok olacaksınız. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan kimseler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!” buyurdular.

“–Zaaf da nedir ey Allah’ın Rasûlü?” denildi.

“–Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!” buyurdular.” (Ebu Davud, Melahim 5/4297)

*

Ebu Ümeyye eş-Şa’bani anlatıyor: “Ey Ebu Sa’lebe dedim, şu ayet hakkında ne dersin?” (Mealen): “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar vermez.” (Maide 105)

Bana şu cevabı verdi:

“Gerçekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-’a sormuştum. Demişti ki:

“Ma’rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir hevâ, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahade edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir.” (Ebu Davud, Melahim 17/4341); Tirmizi, Tefsir, 5/3060); İbnu Mace, Fiten 21)

*

Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:

“-İnsanlar öyle günler görecek ki, katil niçin öldürdüğünü, maktul de niçin öldürüldüğünü bilemeyecek.”

“-Bu nasıl olur?” diye soruldu. Şu cevabı verdi:

“-Herçtir! Öldüren de ölen de ateştedir.” (Müslim, Fiten 56)

*

Zübeyr İbnu Adiy rahimehullah anlatıyor: “Hz. Enes İbnu Mâlik radıyallahu anh’ın yanına girdik. Haccâc’ın bize yaptıklarını şikayet ettik.

“-Sabredin, buyurdu. Zira öyle günlerle karşılaşacaksınız ki, her yeni gün, gidenden daha kötü olacak. Bu hal Rabbinize kavuşuncaya kadar devam edecek. Ben bunu, Rasûlunüz -sallallâhu aleyhi ve sellem-’den işittim.” (Buhari, Fiten 6; Tirmizi, Fiten 35/2206)

*

Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- birgün:

“-Bana kaç müslüman olduğunu sayıverin” buyurdular. Biz:

“-Ey Allah’ın Rasûlü! Bizim sayımız altı-yediyüze ulaşmış olduğu halde, hakkımızda korku mu taşıyorsunuz?” dedik.

“-Siz bilemezsiniz, (çokluğunuza rağmen) imtihan olunabilirsiniz!” . Gerçekten öyle (belaya maruz kalıp) imtihan olunduk ki, içimizden namazını gizlice kılanlar oldu.” (Buhari, Cihad 181; Müslim, İman 235)

*

Abdullah ibn-i Ömer -radıyallâhu anh- tarafından rivayet edilmiştir.

Rasûlullâh –sallâllâhu aleyhi ve sellem- bize yönelerek şöyle buyurdu:

“Ey Muhacirler cemâati!

Beş şey vardır ki, onlarla mübtelâ olacağınız zaman Ben sizlerin o şeylere erişmenizden Allâh’a sığınırım. Onlar şunlardır:

1- Bir milletin içinde zina, fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu alenî olarak işlediğinde, mutlaka içlerinde taun hastalığı ve onlardan önce gelip-geçmiş milletlerde vuku bulmamış hastalıklar yayılır.

2- Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarların zulmü ile cezalandırılırlar.

3- Mallarının zekâtını vermekten kaçan her millet mutlaka yağmurdan menedilir (kuraklık cezası ile cezalandırılır) ve hayvanları olmasa (Allâh hayvanlara acımasa) onlara yağmur yağdırmaz.

4- Allâh’ın ahdini (emirlerini) ve Rasûlün sünnetini terk eden her milletin başına mutlaka Allâh kendilerinden olmayan düşmanı musallat eder ve düşman o milletin elindeki-avucundakilerin bir kısmını alır.

5- İmamları (yâni devlet adamları) Allâh’ın Kitabı ile amel etmeyip Allâh’ın indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe Allâh onların hesabını kendi aralarında görür.” (İbn-i Mâce, Fiten, 22)
*

Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Fırat nehrinin suyu çekilip, aktığı yatakta bulunan bir altın dağı meydana çıkmadıkça ve kurtulup kazanan ben olayım diye birbiriyle çarpışan her yüz kişiden doksan dokuzu ölmedikçe kıyamet kopmaz.” (Buhârî, Fiten 24; Müslim, Fiten 29. Ayrıca bk. İbni Mâce, Fiten 25)

Diğer bir rivayet ise şöyledir: “Pek yakında Fırat nehrinin suyu çekilerek aktığı yatakta bir altın hazinesi meydana çıkacaktır. O günü gören kimse, o hazineden kesinlikle bir şey almasın.” (Buhârî, Fiten 24; Müslim, Fiten 29-32. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Melâhim 13; Tirmizî, Sıfatü’l-cenne 26)

*

“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki kişi bir kabre uğrayıp üzerine abanarak: ‘Keşke bu kabrin içinde ben olsaydım’ demedikçe kıyamet kopmaz. Hâlbuki bu sözü ona söyleten din değil, belâ olacaktır.” (Buhârî, Fiten, 22; Müslim, Fiten, 53-54)

*

Öyle bir zamanın geleceği, insanların kalblerinin dünya sevgisi ile dolacağı, cihadı zarar olarak görüp zekat vermeyi altından kalkılması zor bir borç olarak görecekleri bildirilir. (Ali el-Müttaki, Kenz, III, 236/6322)

*

Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:

“-Beni İsrail üzerine gelen şeyler, aynıyla ümmetimin üzerine de gelecektir. Öyle ki onlardan aleni olarak annesine gelen olmuşsa, ümmetimden de bu çirkin işi mutlaka yapan olacaktır. Nitekim, Beni İsrail yetmişiki millete (dine, fırkaya) bölünmüştü. Benim ümmetim de yetmişüç millete bölünecektir. Bunlardan bir tanesi hariç hepsi ateştedir.”

“-Bu fırka hangisidir?” diye soruldu.

“-Benim ve ashabımın üzerinde olduğu şeyden ayrılmayanlardır!” buyurdular.” (Tirmizi, İman 18/2641)

*

Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:

“Ümeranız hayırlı olanlarınızdan iseler, zenginleriniz sehâvetkâr kimselerse, işlerinizi aranızda müşavere ile hallediyorsanız, bu durumda yerin üstü (hayat), altından (ölümden) hayırlıdır. Eğer ümeranız şerirlerinizden, zenginleriniz cimri ve işleriniz kadınların elinde ise, yerin altı üstünden, (ölmek yaşamaktan) daha hayırlıdır. (Çünkü artık dini ikame imkanı kalmaz).” (Tirmizi, Fiten 78/2266)

*

Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- birgün:

“-Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?” diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle):

“-Ey Allah’ın Rasûlü, yani böyle bir hal mi gelecek?” dediler.

“-Evet, hatta daha beteri!” buyurdu ve devam etti:

“-Emr-i bi’l-ma’rufta bulunmadığınız, nehy-i ani’l-münker yapmadığınız vakit haliniz ne olur?” diye sordu. (Yanındakiler hayretle:)

“-Yani bu olacak mı?” dediler.

“-Evet, hatta daha beteri!” buyurdular ve sormaya devam ettiler:

“-Münkeri emredip, ma’rufu yasakladığınız zaman haliniz ne olur?” (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek):

“-Ey Allah’ın Rasûlü! Bu mutlaka olacak mı?” dediler.

“-Evet, hatta daha beteri!” buyurdular ve devam ettiler:

“-Ma’rufu münker, münkeri de ma’ruf addettiğiniz zaman haliniz ne olur?” (yanindeki Ashab:)

“-Ey Allah’ın Rasûlü! Bu mutlaka olacak mı?” diye sordular.

“-Evet, olacak!” buyurdular.” (Heysemi, Mecma’u’z-Zevaid, VII, 281)

*

Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki: “İnsanların dünyaca en bahtiyarını âdi oğlu âdiler teşkil etmedikçe Kıyamet kopmaz.” (Tirmizi, Fiten 37/2209)

*

Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-, yanındaki cemaate konuşurken, bir adam gelerek:

“-Ey Allah’ın Rasûlü! Kıyamet ne zaman kopacak?” dedi. Sallallâhu aleyhi ve sellem- konuşmasına devam etti, sözlerini bitirdiği vakit:

“-Sual sâhibi nerede?” buyurdular. Adam:

“-İşte buradayım ey Allah’ın Rasûlü!” dedi. Sallallâhu aleyhi ve sellem-:

“-Emanet zâyi edildiği vakit Kıyameti bekleyin!” buyurdular. Adam:

“-Emanet nasıl zâyi edilir?” diye sordu. Efendimiz:

“-İş, ehil olmayana tevdi edildi mi Kıyamet’i bekleyin!” buyurdular.” (Buhari, İlm 2, Rikâk 35)

*

Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- birgün:

“Ümmetim onbeş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belanın gelmesi vâcip olur!” buyurmuşlardı. (Yanındakiler:)

“Ey Allah’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular. Sallallâhu aleyhi ve sellem- saydı:

-Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedavül eden bir metâ haline gelirse,

-Emanet (edilen şeyleri emânet alan kimseler, sorumlu ve yetkililer, memurlar) ganimet (malı yerini tutup, yağmalayıp nefislerine helal) kıldıkları zaman,

-Zekât (ödemeyi ibadet bilmeyip bir angarya ve) ceza telâkki ettikleri zaman.

-Kişi annesinin hukukuna riayet etmeyip, kadınına itaat ettiği;

-Babasından uzaklaşıp ahbabına yaklaştığı;

-Mescidlerde (rıza-yı ilâhi gözetmeyen husûmet, alış-veriş, eğlence ve siyâsiyâta vs. müteallik) sesler yükseldiği zaman.

-Kavme, onların en alçağı (erzel) reis olduğu;

-(Devlet otoritesinin yetersizliği sebebiyle tedhiş ve zulümle insanları sindiren zorba) kişiye zararı dokunmasın diye hürmet edildiği;

-(Çeşitli adlarla imal edilen) içkiler (serbestçe) içildiği;

-İpek (haram bilinmeyip erkekler tarafından) giyildiği;

-Çeşitli adlar altında şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleri edinildiği;

-Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere (çeşitli ithamlar ve bahanelerle) hakâret ettiği zaman artık kızıl rüzgârı, (zelzeleyi), yere batışı (hasfı) veya suret değiştirmeyi (meshi) (veya gökten taş yağmasını, (kazfi) bekleyin.” (Tirmizi, Fiten 38/2210)
*

Mikdam bin Ma’dikerb’in bir hizmetçisi vardı, süt satardı, Mikdam da karşılığında para alırdı. Ona:

“-Sübhanallah, süt satıp para mı alıyorsun?” dediler. O da:

“­-Evet, bunda ne var ki? Ben Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in şöyle dediğini duydum:

“-İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki o vakit dinar ve dirhemden başka bir şey fayda vermeyecek!” dedi. (Ahmed bin Hanbel, IV, 133)

*

“Sizin üzerinize öyle bir zaman gelecek ki o vakit siz, iyilikleri emretmeyen ve kötülükleri yasaklamayan kimselerin en hayırlı kişiler olduğunu düşünürsünüz.” (Ali el-Müttaki, Kenz, III, 686/8462)

*

Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

“-İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki o vakit müminin kalbi tuzun suda eridiği gibi eriyecek!” buyurdu.

“-Niçin eriyecek yâ Rasûlallah?” diye sorulduğunda:

“-Kötülükleri görüp de onları değiştirmeye güç yetiremediği için” buyurdu. (Ali el-Müttaki, Kenz, III, 686/8463)


Rabbim Bizleri Uyananlardan Eylesin İnşAllah.